Klakson, Borazanlar ve Bırtlar

Bir Fiat 132, bir ceket, bir burun, iki kulak, iki kadın, bir erkek ve aynısından bir tane daha, doktor, komiser, savcı (evlerden uzak), bir pencere, dört kapı, bir klarnet, bir gitar, bir tencere kuzu haşlama ve epeyce şamata. İyi seyirler.

BİLET AL

Klakson, Borazanlar ve Bırtlar

Yine yeniden bir oyun rejisi ve rejisör yazısı için klavyenin başındayım. Ama bu sefer bambaşka bir duygudayım. Dario Fo’nun yazmış olduğu “Klakson Borazanlar ve Bırtlar” oyununu ilginç bir şekilde farklı kurumların ilk oyunu olarak yönetme fırsatım oldu. 2007 senesinde Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun kurumsal yapıya geçmesinden sonra yönettiğim ilk oyundu. 2015 yılında BAL Mezunlar Tiyatrosu’nun da ilk oyunu olmuştu ve şimdi İzmir’e bambaşka bir soluk getirmesini beklediğim Tiyatro Peron’un yaşama merhaba dediği oyun oldu. Sanırım Dario Fo’nun usta komedi kalemi ve politik söyleminin birleşiminden kaynaklanıyor bu tercih; hem bu kadar eğlenceli hem de isabetli politik göndermelerle dolu bir oyun bulmak pek kolay değil.

2020 yılı sanırım hepimiz için unutmak istediğimiz ya da hiç yaşanmamış olmasını tercih edeceğimiz bir yıl oldu. Dönüp baktığımızda genel olarak acı hikayeler var zihnimizde. Bütün bunlar bitip yeni bir normale geçtiğimizde, herkesin anlatacak hikayeleri olacak ve dinleyecek hikayelere ihtiyaç duyacağız; işte sanat bu noktada devreye giriyor. Yüzyıllar boyunca sanatın zirve yaptığı dönemlerin hep savaşların, hastalıkların ya da buhranların sonuna denk gelmesi de bu yüzden...

Bu kadar belirsizliğin olduğu dönemde büyük bir cesaretle açılan Peron Sanat, İzmir ve Türkiye için yeni bir sanatsal buluşma noktası olmaya aday. Bu tiyatronun ilk oyununu sahneleme görevine sahip olmak benim için hem büyük bir onur hem de mutluluk sebebi, umarım sizler de hazırlamış olduğumuz bu oyunda Dario Fo’nun yaşadığı İtalya özelinden alaycı ve komik bir üslupla yazdığı ama hepimize çok tanıdık gelecek sermaye-din-devlet üçgenindeki çatışmadan seyir keyfi alırsınız.

Dario Fo’nun sözleriyle bitirmek gerekirse; “Gırtlağımıza kadar boka battığımız doğru, o yüzden başımız dik yürüyoruz”

İyi seyirler.

— Onur Erdoğan, Yönetmen